Gıda sistemlerinin sürdürülebilirliği sisteme daha kapsamlı bir bakış açısıyla yaklaşılmasını sağlamakta ve gıda güvenliği ile bağını artırmaktadır. Bu kapsamda gıda sistemlerinin etkinliğini ve sürdürülebilirliğini dolayısıyla gıda güvenliğinin sağlanmasını etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bu faktörler kendi içlerinde farklı alanlarla ilişkili olmakla birlikte birbirlerinden de bağımsız değillerdir; bu kavramların ilişki ağı, gıda güvenliği ve sürdürülebilir gıda sistemlerindeki gelişmelerin bir taraftan sebebi bir taraftan da sonucu olabilmelerine neden olabilmektedir. Küresel gıda sisteminin karşılaştığı sorunlar, karmaşık ve öngörülemez bir şekilde birbirini etkileyen bir yapı ortaya çıkarmaktadır. Çeşitli alanlarda oluşan kıtlık problemlerinin diğer alanları nasıl etkiledikleri ve oluşan sorunlar arasındaki sebep sonuç ilişkilerini anlamaya yönelik çalışmalar sürdürülmekle birlikte, doğal ve sosyal sistemlerin birbirleriyle olan etkileşimleri genellikle ihmal edilmektedir.
Avrupa Komisyonu (2011) tarafından hazırlanan “Kısıtlı Kaynaklı Bir Dünyada Sürdürülebilir Gıda Üretimi ve Tüketimi” başlıklı raporda; çeşitli biyolojik, ekonomik ve sosyal faktörlerin sürdürülebilir gıda sistemleri açısından birbirleriyle olan girift ilişkisini açıklamaya çalışmaktadırlar.
- Ekonomik kalkınma gıda ürünlerine olan talebi artırması nedeniyle kıtlığın ana belirleyicilerinden birisidir. Ancak, kaynakların daha fazla kullanılmasına sebep olan ekonomik kalkınma, verimlilik ve geri dönüşüm gibi kanallarla bu etkiyi azaltabilmektedir.
- Gıda üretiminin miktarı ve yöntemi ve üretilen gıda çeşidi, doğal kaynakların aşırı kullanımı ve çevre kirliliğine yol açarak iklim değişikliğine ve biyoçeşitliliğin azalmasına yol açabilmektedir.
- Birçok bölgedeki su ve enerji sorunu doğal kaynak kıtlığından değil, Azot (N)2 kullanımında olduğu gibi yanlış ve verimsiz kullanımdan kaynaklanmaktadır.
- Diğerlerine kıyasla Fosfor (P)3 en az etkileşime sahip faktördür.
- İklim değişikliği ve biyoçeşitliliğin azalması birbirlerini tetikleyici yönde etkilemekte ve gıda sistemlerini daha zayıf ve şoklara karşı duyarlı hale getirmektedir.